Optimal Düzeyi Nasıl Buluruz? Comfort Zone’a Geri Dönüş.

Gizem Saruhan
3 min readNov 24, 2021

--

konfor alanı — korku alanı — öğrenme alanı — büyüme alanı

Toplum psikolojisini bilirsiniz, bir şeyleri “moda” haline getirmeyi ve moda neyse ona uymayı bulunduğumuz topluluklarda çok seviyoruz çünkü tek başına başarılı olmak yerine grup halinde başarısız olmak daha cazip geliyor. Halbuki herhangi bir şey, herkesin var olan tüm kişilik özellikleriyle %100 eşleşmez. Sırf herkes bir konudan bahsediyor veya uygulayabiliyor diye bu yöntem o an bizim için uygun olmak zorunda değil.

Açıkçası, bu kadar fazla insanın şu an “comfort zone”dan -konfor alanı- çıkmaya hevesli olması bana çok doğru gelmiyor. Ve bu kadar fazla insanın comfort zone’dan çıkması gerekliliği de doğru gelmiyor tabii.

konfor alanı — sihrin gerçekleştiği yer

4 yıl önce, üstteki resmi ilk kez gördüğümde inanılmaz etkilenmiştim. İşte ihtiyacım olan ilham bu, ne kadar da doğru haydi hemen konfor alanımdan yani kendimi rahat hissettiğim ve zaten yeterliliklerimin olduğu alandan çıkıp hiç bilmediğim sulara atlayayım ki sihir gerçekleşsin! demiştim. O kadar çok etkilenmiştim ki bu vizyondan, görseli telefonumun ana ekranına koymuştum her gördüğümde beni gaza getirsin diye.

İlk başta her şey gerçekten iyi gidiyordu; farklı şeyleri merak ediyor, bir ton araştırma yapıyor, bazılarını denemeye çalışıyordum... Fakat bir süre sonra çok fazla konfor alanımdan çıkmamdan, bunu yapmak zorundaymış gibi hissetmemden ve kendimi bu konuda zorlamamdan mütevellit, kendimi her konuda yetersiz ve deneyimsiz hissetmeye başlamıştım çünkü sadece yeterli olmadığım konularla ilgileniyordum. Bu hisler normal seviyede olursa elbette öğrenmeye karşı bir motivasyon kaynağı oluyor fakat çok fazla comfort zone’dan çıkmak da bir süre sonra yetersizlik hissinin seviyesini arttırdığından insana “işe yaramazlık” hissi yükleyip gerçek bir motivasyonsuzluk problemi yaratıyor. Ayrıca sadece demotive olmak problem değil, tekrar comfort zone’a dönecek enerjiyi de bulamıyorsunuz. Ya comfort zone’a geçmeye çalışırken de başarısız olursam anksiyeteleri sarıyor dört bir yanınızı.

Diğer yandan, hep comfort zone’da kalmak gerekir demiyorum yanlış anlamayın. Benim bahsetmek istediğim her iki seçeneğe de körü körüne bağlı olmamak ve ne zaman nerede duracağımızı bilmek. Bana kalırsa, gerçekten motivasyonunuz ve enerjiniz yerinde olduğu zamanlarda konfor alanınızdan çıkmayı denemelisiniz. Başarısız olabilmeyi göze aldığınız, başarısızlıktan utanmamayı öğrendiğiniz, ders çıkartmanın da en az ortaya gerçek bir ürün koymak kadar değerli olduğunu öğrendiğinizde konfor alanını terk etmek gerçekten son derece keyifli deneyimlere dönüşüyor. Ara ara tekrar belki çok daha fazla motivasyon ihtiyacınız olduğunda yuvanıza ( konfor alanınıza ) dönmenizde hiçbir sakınca yok. Bir kere çıktım, geri dönmek beni yavaşlatacak diye düşünmeden, her iki yerde de yeterince zaman geçirerek dengeyi bulmalısınız. Bazen konfor alanında kalıp kendi kendinize içsel öz motivasyonunuzu korumak, konfor alanınız dışında yaptığınız o çok önemli işe alacağınız onlarca takdirden daha değerli ve önemlidir, bazen de tam tersi.

Bazen geride durmaya, dinlenmeye, motivasyon kaynağına ihtiyaç duymaya, yerimizde saymaya, evde kalmaya ihtiyacımız olabilir. Bunlar utanılacak veya güçsüz olduğumuzu gösteren şeyler değildir. Asıl utanılacak olan şey hiçbir zaman ilerlemek istememektir. James Clear’ın Atomic Habits ( Atomik Alışkanlıklar ) kitabında da bahsettiği gibi,

“Her gün %1 iyileşmek uzun vadede çok büyük bir anlam ifade edecektir”.

Yazıyı yavaş yavaş bitirirken toparlamam gerekirse; kendimizi dinlemeliyiz. Kendimizi tanırsak ne tarafta durmamız gerektiğine karar verebilir ve o anki potansiyelimizi en üst düzeyde gerçekleştirebiliriz. Herkesin yeterli olduğu konularda hızlıca üretkenliğini gösterip motivasyon bulmaya ihtiyacı vardır, herkesin comfort zone’da olduğu anlar vardır; sadece bazıları bunu göstermez. İhtiyaçlarımız doğaldır, onlardan utanmamalı ve geri çekilmeye ihtiyacımız olmasından gocunmamalıyız. Önemli olan ilerleyeceğimiz zamanı anlamak ve bir anda %100 iyileşmektense, %1 iyileşmenin bile çok uzun vadede çok etkili olacağını bilip o %1 için uygun zamanı yaratıp harekete geçmektir.

Ayrıca ilk görselde fark ettiyseniz tüm çemberler comfort zone’dan besleniyor. Comfort zone aslında çok korkulacak bir yer değil, aksine doğru kullanabilirsek bizi growth area’ya -büyüme alanı- götürecek bir temel.

Umarım hoşunuza giden bir yazı olmuştur. Yorumlarınızı bekliyorum. Bu arada yazıyı beğendiyseniz alkış ile beni haberdar edebilirsiniz.

Önceki Yazım ->
Sonraki Yazım ->

--

--