Ne Kadar Başarılı Hissediyorsunuz? Cesareti Kutlamak.

Gizem Saruhan
2 min readFeb 2, 2022

--

Photo by Jason Leung on Unsplash

Bu yazının ilhamı Robbie Williams’tan geliyor. Geçen gün neden Liverpool haberlerini okuduğumu bilmesem de 22 Kasım’da Liverpoolecho’da yayımlanmış bir haberi okudum. Haberde Robbie Williams’ın çocuklara müzik hayallerinin peşinden gitmeleri için verdiği tavsiyeler yazıyordu. Oldukça ilham verici bulduğum bazı sözler içinden en çok sevdiğim tavsiye şuydu:

“You won’t always feel confident but can always be brave so don’t minimise your own talent, don’t minimise what you can be.”

Kendini her zaman güvenli hissedemezsin ama cesaretli olabilirsin. Bunun için yeteneklerini, kim olduğunu ve ne olabileceğini küçümseme şeklinde çevirebileceğim bu cümle bana, kendimi başarısız gördüğüm noktalarda aslında ne kadar da başarılı olduğumu fark ettirdi.

Her zaman bahsettiğimiz o konfor alanının dışına çıkmayı gerektiren işlerle uğraşmak ve değişikliklere uyum sağlamaya çalışmak oldukça zordur. Spesifik olarak zorlayıcı işlerde hemen bilmediklerimiz veya yapamadıklarımız yüzünden kendimizi “başarısız” ilan ederiz. Halbuki önyargıları ve korkuları ekarte edip cesaretle hiç bilmediğimiz sularda yüzmeye başlamak bile başlı başına kocaman bir başarıdır.

Başarılı olmak için mükemmel profesyoneller olmaya gerek yok. Liseye başlamadan önce gitar çalmayı öğrenmek istedim ve babam beni bir gitar kursuna yazdırdı. Daha ilk dersin sonunda öğretmenime benim için “müzik kulağı yok” dedi ve o zamanlar dünyam yıkıldı çünkü eğer gitar öğreniyorsam mükemmel bir gitarist olmam lazım diye düşünüyordum. Aynı hayat beni değişmiş düşünce tarzımla 25 yaşımda artık profesyonel olmak için çok geç olmasına rağmen sırf öğrenmeyi çok istediğim için çello kursuna başlattı. Dinlemekten keyif aldığım şeyi öğrendim ve oldukça amatör seviyede çalarken bile en az profesyonelleri dinlediğim anlardaki kadar keyif aldım. Neden BİFO’da çellist değilim diye yakınmak yerine vay be bugün 3 notayı doğru tonda çaldım diye sevindim. Bu sefer dünyam başıma yıkılmadı.

Artık biliyorum ki gerçek başarı yapmak istediğin şeye cesaret etmiş ve başlayabilmiş olmak. Kendini o şeyde ölçmek, yeteneklerin doğrultusunda elinden geleni yapmak ve bundan keyif almak. Gerçek başarı budur. Her şeyde mükemmel olamazsınız ama her şeyi yapabilirsiniz! Kendinize güvenin, deneyin, olduğu kadarını kabullenin ve bundan keyif alın. Neyin ne kadarını yapamadığınıza değil, ne kadarını yapabildiğinize bakın ve bunu kutlayın.

İçinizde takdir edilmeden büyümüş bir çocuk varsa, o çocuğu her gün takdir edin. Anthony Hopkins bir paylaşımında ekran koruyucusunun çocukluk resmi olduğunu ve sık sık o resme bakıp “we did alright, kid” dediğini yazmıştı. Kendimizi takdir etmeye başlayabilmenin ilk adımı elbette çocukluğumuza şefkat duyabilmektir. Anthony Hopkins’in yöntemi ise bunun için oldukça sempatik ve işe yarar görünüyor.

Bir gül bahçesinde gülden çok diken vardır. Yine de bir gül bahçesine baktığımızda güzellik görürüz, güllerin dikenlerini çıkarmaya çalışmayız. Dikenlerinizi gördükçe pes etmez ve bir gül olabileceğiniz inancıyla cesaretli davranırsanız bir gül bahçesine dönersiniz. Önemli olan ise ne kadar dikeninizin olduğu değil, nasıl bir gül bahçesi olduğunuzdur.

Umarım hoşunuza giden bir yazı olmuştur. Yorumlarınızı bekliyorum. Bu arada yazıyı beğendiyseniz alkış ile beni haberdar edebilirsiniz.

Önceki Yazım ->
Sonraki Yazım ->

--

--