Yarın yepyeni bir deneyim.

Gizem Saruhan
3 min readDec 27, 2024

--

Photo by Michael Benz on Unsplash

2024 yılına bakış ve değerlendirme yazısı olmayacak bu fakat yine de bu yıldan bazı çıkarımlarımı paylaşabilirim sizinle. 2024 yılı biraz enteresandı aslında. Çünkü bu yıl teknik lider oldum. 175 kişilik bir ekibin ilk teknik lideri. Aynı zamanda ekibin ilk kadın lideri. Özellikle test alanında uzmanlaşmış olduğumdan, liderlik şansım bir developer’a göre daha düşük olmasına rağmen bunu başardım(?). Şansım daha düşük cümlesini nasıl yorumladığım bu başarının en kilit noktasıydı bence. Şansım düşük, zaten olamam diyip çabalamayı bırakabilirdim veya bunu elde edebilmek için ben ne yapabilirim diye sorabilirdim. İlk seçeneği seçmiş olsaydım, bütün hayatım o yönde etkilenecekti çünkü biliyorum ki kendini gerçekleştiren kehanet (self fulfilling prophecy) diye bir şey var.

Sosyal psikolojideki kendini gerçekleştiren kehanet kavramı bi olaya dair inanç veya beklentilerimizin, davranışlarımızı inancımız yönünde şekillendirmesinden dolayı o olayın gerçekten de gerçekleşmesine sebep olması anlamına geliyor. Bilimsel de bir çalışmayla destekleyelim hemen; yaklaşık 5000 katılımcıyla gerçekleşen bi çalışmada tüm katılımcıların yürüme hızlarını ve katılımcılara doldurttukları anketlerle yaşlanmaya dair inançlarını ölçüyorlar. 2 yıl geçtikten sonra aynı katılımcıların yürüme hızlarını yeniden ölçüyorlar. Eğer çalışmaya katılan bireylerin yaşlanmaya karşı olumsuz inancı varsa, 2 yıl sonra tekrar ölçüm yapıldığında, yaşlanmaya dair daha olumlu inanca sahip aynı yaştaki diğer katılımcılara kıyasla daha yavaş yürüdükleri ortaya çıkıyor. Yani, bu çalışmada yaşlanmaya yönelik olumsuz inanç; fiziksel ve sosyal aktivitelerde düşüşe yol açıyor. Bu yüzden drama queen olmanız birçok zaman sizi o dramanın ana kahramanı yapıyor. Neyse konumuza dönelim.

İlk paragraftaki başarı kelimesinin yanına bi soru işareti iliştirmiştim. Burası da odaklanmak istediğim noktalardan biri çünkü bilgisayar mühendisliğini sevmeyerek okudum. Üniversitede her projede projeyi yazabilecek kişilerle grup oldum ve birçok dersi diğerlerinin çabası ile geçtim. İlk dönem 6 dersin 5 tanesinden kalmam da sonraki dönemlerdeki motivasyonumu etkilemiş olabilir tabi. Mezun olduğumda kod yazmaktan nefret ettiğim için analiz/test tarafına yönelmiştim. Tüm bu meselelerin yanında bir de çok büyük bir önyargım vardı ki bunu kırabilmiş olduğum nokta asıl başarının tanımı benim için. 6–7 yıl önceki profilime kıyasla şu anda teknik liderlik yapabilecek gelişimi göstermiş olmam başarı diye kast ettiğim şey aslında.

Peki bu değişim nasıl oldu. İlk 2 yıl hala kod yazmayı bilmezken; sürecin beni götürdüğü yerde hayatımı değiştiren arkadaşımla tanıştım ve bana fonksiyonlardan başlayarak test otomasyonu yazmayı öğretti. Onunla hiç tanışmamış olsaydık hayatım nasıl şekillenirdi bilmiyorum ama, geriye dönüp baktığımda hayatımın sarı fosforlu kalemle çizilmiş bi kısmı olarak görüyorum burayı. Büyük bir şans. Peki her şey yalnızca şans mıydı? Hayır tabi ki. Gün içinde birçoğumuz sürekli ilham, motivasyon arayarak geçiriyoruz zamanımızı. Yanımızdan geçip giden fırsatların farkında olmuyoruz. Şans bazen karşına çıkar, bazen kurduğun ilişkilerle o şansı elde edersin; ama en sonunda o şansı kullanmaya hevesli olmak, emek vermek bu işin en önemli kısmı.

Bu değişimin kilit noktalarından bir diğeri de başka bir ekibe yaptığım rotasyondu. Mobil ekipte başladığım kariyerim bir süre sonra search backend ekibinde devam etti. Bu benim hiç düşlediğim bir durum değildi ve backend odaklı bir kariyer inşa etmek istemediğim için o ekipte olmak beni heyecanlandırmıyordu. Tüm motivasyonsuzluğuma rağmen kısa sürede adapte oldum. Her deneyim, kendince değerli ve biricik. Çok zorlandığım bu yılları da hayatımın en değerli zamanları olarak görüyorum. Kendime güvenimin geldiği, önyargımın kırıldığı zaman çizelgesi burası. Çıktığımız bir yolculuğun bir süre sonra hayatımızda nereyi besleyeceğini asla bilemeyiz, bu yüzden farklı deneyimlere açık olmak gerekir. Douglas Adams’ın Ruhun Uzun Karanlık Çay Saati olarak Türkçe’ye çevrilen kitabından bir cümleyle; “Nadiren gitmeyi planlamış olduğum yere varırım, ama çoğu zaman olmam gereken yere varmışımdır.”

“I rarely end up where I was intending to go, but often I end up somewhere I needed to be.” ― Douglas Adams, The Long Dark Tea-Time of the Soul

--

--

Responses (2)