Liderlik, Theraplay ve Sınırlar
Dünyaya yeni gelmiş bir bebek olduğunu düşün. Hiçbir nesneyi tanımıyor, iyi kötü/ faydalı zararlı ayrımını yapamıyorsun. Güvenli bağlandığın birilerinin yıllar boyu sana bunları öğretmesi gerekiyor. Aylar geçtikçe sen de kendi benliğinin farkına varmaya ve kararlarını kendin vermeye başlıyorsun. Fakat hala dünya üzerindeki her şeyi tanımadığın için yanlış kararlar veriyorsun. Burada hiçbir sorun yok çünkü atalarımızın dediği gibi bir musibet bin nasihatten iyidir. Bu yanlışları yapa yapa, doğruyu öğreniyorsun. Fakat tam da kendi kararlarını veren bir kişiliğin dönüşümünde peş peşe hatalar yapmak özgüvenini zedeliyor. Şunu öğreniyorsun; dünya zararlı. Dünyayı zararlı görmek seni huzursuzlaştırıyor.
Çocuksan öfke nöbeti geçirip saatlerce ağlayabiliyorsun (stres ağlaması) evet, fakat yetişkinlikte işler pek öyle yürümüyor. Hem çocukluk hem yetişkinlikte ortak olan şeyse, güvenli bağlandığın ve/veya otorite gördüğün birilerinin senin için sınırları çizmesinin dünya zararlı düşüncesinden uzaklaşmana fayda sağladığı gerçeğidir. Böylece daha huzurlu biri oluyorsun. Bu yüzden sınırlar önemlidir.
Yepyeni bir ortama girdiğinde, iş değişikliğinde, yeni ve farklı insanlarla iletişim kurman gerektiğinde bocalıyor olman anormal değil. Henüz bir bebeksin. Konfor alanından çıkmış bir bebek. Çok kısa bir süre sonra dünya (yeni ortamın) zararlı gelmeye başlıyor. Aklına ilk gelen soru “yetersiz miyim?” olabilir. Fakat burada durmanı ve o tehlikeli sudan uzaklaşmanı istiyorum. Çünkü bu yenilik sana olduğu kadar, ekibindeki çalışma arkadaşların için de farklı bir deneyim.
Huzur ortamının olması, işbirliği içinde çalışmak, hiyerarşik bir oluşumu engellemek için güven ortamı kurman gerekiyor. Literatürdeki tanımıyla güvenli bağlanma sayesinde herkes birbirine karşı uyum ve anlayış oluşturur. Bir lider olarak güvenli bağlanmayı sağlamak sana düşüyor. Madem yazının başında bebeklikten bahsettim, çocuk gelişimine dair okuduklarım içinde en beğendiğim ekol olan theraplay’i yazının devamında referans alabilirim.
Theraplay ekolünün temelinde 4 yapıtaşı var. İlk parametremiz “yapı”. İlişkideki lider olan kişi, çalışma arkadaşı için güvenliği ileten bir organizasyon ve öngörülebilirlik yaratmalı yani sınırları belirlemeli. İkinci parametremiz “besleme”. Lider, ekip arkadaşını duygusal olarak iyi hissettiren bir şekilde sakinleştirip yatıştırabilmeli, bunun için farkındalığı yüksek iyi bir gözlemci olmalı. Üçüncü parametremiz “katılım”. Lider, ekip arkadaşının görülmeyi, duyulmayı, hissedilmeyi ve kabul edilmeyi deneyimleyeceği bir şekilde orada bulunmalı. Dördüncü parametremiz “zorluk”. Lider, ekip arkadaşının yeni beceriler edinmesini ve ustalaşmasını destekleyerek onun yeterlilik ve özgüven duygusunu geliştirmeli.
“They might not need me — yet they might —
I’ll let my heart be just in sight
A smile so small as mine might be
Precisely their necessity.” – Emily Dickinson