Eşitlikçiliğe İnanıyorum, Eşitliğe Değil.

Gizem Saruhan
3 min readMar 8, 2023

--

Yazıyı dinlemek için ->

“Seçici kibarlık, yüksek fikirlilik değildir.” Tim Urban’ın waitbutwhy blogunda söylediği bu cümle hakkında düşünüyorum.

Photo by John Thomas on Unsplash

Kendini kibar olarak tanımlayan biri olarak, bu cümle hakkında düşündükçe insanlarda kabul edemediğim özellikler olduğunun daha çok farkına varıyorum. Ve fark ediyorum ki, ben aslında yüksek fikirli biri değilim. Yalnızca kendi oluşturduğum kabilemi önemsiyorum ve çeşitli olmayı önemsemiyorum. Benim kibarlığım oldukça seçici. Ben takdir edilmek, onaylanmak, ve parlamak istiyorum. Bunları sağlamak elbette benim gibi düşünen insanların arasında çok daha kolay oluyor. Ben, yalnızca kendi topluluğuna kibar olan biriyim. Anlaşılmak için efor harcamak istemiyorum. Çünkü yorgunum.

Cinsiyet farklılıkları olan bir ekipte bile, “hi guys!” demek oldukça kolay. Bayanlar baylar, 21. yüzyıldayız. Hoş geldiniz! “Guys”, günümüzde cinsiyetçi bir söylem olarak kabul ediliyor. Etrafımızın, çevremizde olup bitenlerin farkında olmak zorundayız. Bunun için çaba sarf etmek zorundayız. Yorgunluğumuz kimsenin umrunda değil. Herkese karşı, her fikre karşı kibar olabilmeliyiz.

Eskiden uyum sağlamanın harika bir pozitif özellik olduğunu düşünürdüm. Biri bana ne yemek istediğimi sorduğunda, en sevdiğim yemeği söylemek yerine topluluğun seçimine uyum sağlayacağımı söylerdim. Topluluktan farklı bir davranış sergilediğimde, sorunun bende olduğunu düşünür ve saklanmayı tercih ederdim. Ve inanın herkese kibar olmalıyız derken bunları kast etmiyorum. Çünkü bu yaptıklarım tamamen asimile olmak anlamına geliyor. Halbuki biz asimile olmak istemiyoruz, saklanmak istemiyoruz. Tek istediğimiz, farlılıklarımızın farkında olmak.

Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma derler. Bu altın kuraldır. Fakat altın kural genellikle yetersiz kalıyor çünkü kapsayıcı ortamlarda herkese aynı şekilde davranılmasını istemiyoruz. Daha kapsayıcı yaklaşımda bir platin kural var: “Başkalarına, kendilerine yapılmasını istedikleri şeyi yap”

O halde, çeşitlilik ve kapsayıcılığın tanımıyla devam edelim. Çeşitlilik; farklı kimliklere (etnik köken, cinsiyet, yaş) sahip kişilerin işgücüne dahil edilmesidir. Kapsayıcılık; birini veya bir şeyi bir grubun, listenin vb. bir parçası olarak dahil etme eylemidir.

Çeşitlilik herkesi partine davet etmektir. Kapsayıcılık ise herkesin partinde dans etmesini sağlamaktır.
— Vernā Myers

Pekala uzun lafın kısası, farklılıklarımıza rağmen değil, farklılıklarımızla birlikte yaşamalıyız. Doğum günü partinizi düşünelim. Bu bir tür buz kırıcı soru. Partine kimi davet edeceksin? Partinizde kim eğlenecek? Müzik zevkinizi beğenmeyen biriyle birlikte olmak nasıl bir duygu? Başka bir müzik türünden bazı parçaları bulmak için çaba gösterecek misiniz? Partinizde herkes dans edecek mi?

Topluluğumuzda psikolojik güvenlik sağlamak istiyorsak, kapsayıcı olmalı ve eşitlikçi olmalıyız. Eşitlikçilik; herkese ihtiyacına göre adil davranıldığı ve hiçbir gruba özel muamele yapılmadığı durumdur.

Eşitlik, eşitlikçilikle aynı şey değildir.

Yani eşitlikçilik bir gerekliliktir ve pozitif ayrımcılık anlamına gelmez. Hedefleri herkes için ulaşılabilir kılmak zorundayız.

Ancak ve ancak bilinçsiz önyargılarımızın farkında olursak ve bunları değiştirmek istersek, toplumumuzda psikolojik güvenlik ortamı yaratabiliriz. Aksi takdirde daha egoist, daha sınırlı ve daha mutsuz oluruz. Asimile oluruz ve tam potansiyelimizi gösteremeyiz. Kendimizi güvende hissetmeyiz ve oraya ait olamayız.

Unutmayın, aynı işi yapıyoruz diye aynı değiliz. Çeşitlilik içeren toplumumuzda herkes dans edebilmelidir! Umarım faydalı bir yazı olmuştur. Yorumlarınızı bekliyorum. Bu arada yazıyı beğendiyseniz alkış ile beni haberdar edebilirsiniz. 🤘🏻

Önceki Yazım ->

--

--

No responses yet